Cumartesi, Ocak 20, 2007

bunları biliyor muydunuz?

ferhatt insanı bi halt etmiş, beni ebelemiş (hem de çok pis bi şekilde) günlerdir, gecelerdir aklımdan çıkmıyor:(
madem öyle dedim, yazayım dedim, rahatlayayım dedim..
hakkımda bilmediğiniz 5 şey yazacakmışım, konsept oymuş, yazayım .

1- emir kipinin üzerimde inanılmaz bir etkisi vardır.. biri emir kipiyle konuşunca çok pis kafam karışır, o an ne yapmakta olduğumu unuturum, paniklerim.. karşımdakinin söylediğine odaklanırım..
mesela iett ! allah belanı versin iett ! gençliğimi çürüttün ! yolculuk yapıyorum, karşımda bir yazı:
"kolu ok yönünde çeviriniz."
niye çeviriyoruz o kolu, ben kaç yolculukta kendimi nasıl engelledim o kolu çevirmemek için, biliyo musunuz siz ?
sonradan o yazı değişti, "tehlike anında kolu ok yönünde çeviriniz" yazdılar da kurtuldum. bakıyorum, kolu ok yönünde çeviriniz diyo, hemen yükleme zarf tümlecini buldurmaya yönelik bir soru soruyorum:
-"ne zaman?"
-tehlike anında.
-şimdi tehlike var mı?
-yok.
- o zaman sorun yok.
ama bir gün iett ile yolculuk yaparken bir tehlike durumunda hemen o kola sarılacağımı, yılların intikamını da alacağımı biliyorum.
günlerdir bu blog yazma meselesinin aklımın bi köşesinde durması, kafamda yer işgal etmesi de bu yüzden. ferhat insanı "kö kesin yaz, yaz yaz" falan deyince benim bünye bi afalladı, şaştı tabi! şu yazı bittikten sonra kafam rahat hayatıma devam edeceğim!

kıssadan hisse : insan olan bana emir kipiyle konuşmaz, zaaflarımdan yararlanmaz.

2- en sevdiğim yemek kapuska, en sevdiğim duygu kindir !.

kıssadan hisse : kapuska yapıldığında bana ayırınız, evinize çağırınız, pasta börek ne var ne yok alır gelirim. çağırmazsanız da sonra bahsetmeyiniz kapuska yedim böyle şahaneydi şöyle süperdi diye, kinlenirim !

3- ne yaptığını biliyomuş gibi duran insanları takip ederim, işlerine kat'iyen karışmam, yanlış yapmakta oldukları kesin olsa bile bir süre karışamam, saygıyla onları izlerim.
mesela ferhatla bizim eve gidiyoruz diyelim, inmemiz gereken yerde indik, ferhat (huyu kurusun) önden önden yürür, kendinden emin bir şekilde bir sokağa, ya da halihazırda bir sokaktaysak o sokaktaki bir apartmana girer, ben onu takip ederim.. "abi bu bizim sokak değil" ya da "abi bu bizim apartman değil" dediğimde sokağın ya da apartmanın içine doğru biraz yürümüş oluruz.

kıssadan hisse : ferhat, canını yakacam o olacak

4- sınav dönemlerinde yaratıcı yönüm tavan yapar.. geçen sene 1. dönem final dönemi mızıka çalmayı öğrendim, 5-6 şarkıya yakın çalıyordum. şimdi sorarsanız hangi şarkıları çalıyodum onu bile hatırlamam ! ama ne oldu, 1 dönem kaldım, o oldu

kıssadan hisse : sınav dönemlerinde anlamsız hareketlerde bulunmayınız !

5- köyde çok şahane bir civcivim vardı. hep oynuyodum onla, birsürü vardı ama o başka güzeldi. o da bana alışmıştı, takip bile ederdi beni. büyüyordu da tabi, piliç kıvamına geldi artık, rahat oynayamıyordum, sadece götün götün peşimden yürüyordu. bir gün benim bunla kurduğum derin dostluğu bilmeden annemler bunu kesmişler, bir güzel kızartmışlar, nasıl kızıyorum anneme, rahmetli anneanneme "niye kestiniz, niye pişirdiniz, başka tavuk mu yoktu?" diye..
"oğlum, o tavuk falan değil, horoz olacaktı az daha büyüyünce, kestik işte biz de" diyolar.. tribe kestim adeta, sonra yemeğe çağırdılar, sofraya bi zamanlar peşimden koşan civciv (şimdinin pilici ya da horozu, her neyse) geldi, nar gibi kızarmış, mis gibi de kokuyor, "amına kodumun hayvanıyla oynanmıyodu zaten artık" diye bir bahane bulup afiyetle yedim beyaz etinden beyaz etinden..

kıssadan hisse : bana güven olmaz, köyde oynadığım arkadaşımı yedim adeta iyi kızarmış diye !


sağlıcakla efem !

Cumartesi, Ocak 06, 2007

forza trt

yılbaşı gecesi evde olunmamasından mütevellit sezen aksu trt konserini izleyememek, hayvan gibi üzülmek, birkaç gün sonra durup dururken televizyonu açmak, tekrarına denk gelmek, izlemek, mutlu olmak..

Cuma, Ocak 05, 2007

katre

"sen diyorsun ki ‘şu ilerideki elli beşinci dalgaya yüzelim birlikte. bak o dalga ne kadar güzel!’ ben de ‘hangisi?’ diye soruyorum. daha sorumu bitirmeden yer değiştirmiş oluyor senin işaret ettiğin dalga. bak artık söylediğin yerde değil. elli beşinci değil de otuz beşinci olmuş şimdi. giderek yaklaşıyor. yani zaten o bu tarafa geliyor. gelirken de elbet bir şeyler getiriyor yanında. şimdi önünde iki seçenek var. ya atlayacaksın denize, dalgaları filan unutup, sen de bir katre olacaksın onun içinde. ya da kıyıda durup, bekleyeceksin. dalgaların kıyıya vurup, parçalanmasını seyreyleyeceksin. o zaman da onlar birer katre olacak gözlerinin önünde. iki türlü yaşanır hayat eğer bir şeye benzeyecekse. ya kendini yok edeceksin hayatın içinde, ya da hayatı yok edeceksin kendinde." (-bit palas- sf. 163)

Perşembe, Ocak 04, 2007

ya yaa !.

doktor olamayacak olsa idim türkiye'nin en başarılı rock grubunun kurucusu ve de beyni olurdum!.